Başlangıç İçin

    


    Merhaba yeni başlangıcım,

 

Yine nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Başlangıçları pek becerememişimdir zaten. Sanki başlangıç dediğimiz, birtakım tesadüften ibaret. Bir karşılaşma, bir bakışma, bir dokunuş… Sadece saniyeler süren bir adım, geleceğe doğru. Yine de en güzeli, en saf olanı. Düşünülmüşlükten en uzak olanı. Anlık gelen ve anlık giden. Kafanı çevirme mesafesinde olan. Sonrası ise aklında, hayallerinde. Bu aşamada fark edersin ki aslında en zor olanıymış başlamak. Bir tesadüftü belki ama geleceğine katıp katmamak senin elindeydi. Aklına geldiği anda onu geleceğine katmışsın demektir. İşte bu da en zor anın başlangıcıdır. Yeni heyecanlara açılan bir yelkenlisindir sen artık, yeni acılara ve mutluluklara. Sonunu düşünmeden atılırsın maceraya. Sonuna o an karar vermeye başlamışsındır, o bakışla ya da dokunuşla. Bu yüzdendir ki başlangıçları sevmem. Sonunu bilmediğin bir macerada yaralar alacaksındır. Sonra o yaraları sarmak için yeni bir maceraya daha atılacaksındır ve bu hayatının sonuna kadar devam edecektir. Yaralarını sarmaya, yenilenmeye hep devam edeceksindir. Hayatımız böyledir: o ilk başlangıç yüzünden, her seferinde yeni yaralarımızı sarmaya çalışırız. Kimi zaman bu durumdan artık yorulmuşuzdur ve isyan etmişizdir. Ancak aslında biliriz, her yaramız bizi biz yapmıştır. Onlarla büyümüşüzdür. Deneyip yanılmışızdır ama büyümüşüzdür. İşte böyle başlarsın yaşamaya. Yaralar almadan yaşamın anlamı yoktur. Büyümek lazım, büyümek için de denemek. Zıt kutupları tatmak lazımdır: acı ve mutluluk. Zevk almaktır yaşamak. Acının bile verdiği zevki anlayıp yaşamak…

 

            Bakın işte, başladım her nasıl olduysa. Başlaması zor olduğu için sevmesem de o ilk attığım adımdan sonra aslında sevdiğimi fark ediyorum. Her başlangıç kendi yolunu buluyor. Önemli olan, onu istemek ve ona inanmak. O, orada her zaman. Bu başlangıcım için uzun zaman düşündüm, hep burada olduğunu biliyordum. Hepimiz sevmek için yaşıyoruz bence, diye düşündüm. Peki sevebiliyor muyuz? Hayatımda tüm yaşadıklarım ve başkalarından dinlediklerim ile sevmenin ne kadar zor olduğunu fark etmiştim. Sonrasında okuduğum bir kitap, sevmenin aslında ne kadar zor olduğunu gösterdi bana. Bir büyüdür bu belki. Hepimiz sevdiğimizi sanıyoruz ama yanıldığımız noktalar var. Bunu hak ediyoruz ama kimi zaman hak etmiyormuşuz gibi davranıyoruz. Kendimize yenik düşüyoruz, yaralarımızı saramıyoruz. Yeni başlangıçlardan kaçıp geçmişe takılı kalıyoruz. Oysa ki her sevgi, ilk sevgi olmayı hak ediyor. Her sevgi; yeni bir duygudur aslında, daha önce hiç tatmadığımız. 


            Belki anlamışsınızdır: Benim yaşam amacım sevmek. Biraz da sevilmek. İnkâr edilmemesi gereken bir amaçtır bu. Bunu yaymak gerekir. Dünya böylece anlamlı kılınabilir. El ele verip anlamlı kılmak lazım dünyayı. Bunun için de bazılarımız adım atmalı. Ben adımımı atıyorum. Atmaya devam da edeceğim. Sevgimi yayacağım; bazıları bunu öğrenecek, bazıları ise öğrenmediğini sanacak. Bir süre sonra aslında öğrendiklerini görecekler. Böyledir bu, içimizdekinin ortaya çıkmasıdır. Sadece bazılarımızın çok daha derinlerindedir bu, ulaşılması zordur ve bastırılmıştır. Ne kadar derindeyse, ortaya çıktığında o kadar değerli olacaktır. Herkes için diliyorum ki ömrümüzün sonuna gelmeden o sevgiyi buluruz ve derinliklerimizden çıkarırız. İnkâr etmeyi bırakın ve Before Sunrise filmindeki şu alıntıyı okuyun: “Isn't everything we do in life a way to be loved a little more?” (Hayatta yaptığımız her şey biraz daha sevilmek için değil midir?). Belki de bu yazıyı yazarken bile biraz daha sevilmeyi umuyorumdur. Siz de belki sevilmeyi umuyorsunuzdur. Bir başlangıç için doğru yerde olabilirsiniz.


 

          

 

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar